Kalem Güzeli

Türk-İslam Sanatları

Hattatta Aranılan Vasıflar


Hattatlık şartlarına riâyet edenlerin hattat olması lâzım gelirse de, bâzı vasıfları hâiz olması da bu san’atta aranılan husûsiyetlerdendir. Bunları şöyle hulâsa edebiliriz: Bir hocadan icâzet almış olmak, estetik değeri bulunan muayyen bir veya birkaç yazı ile uğraşmayı âdet edinmiş olmak, kalemini kötü şeylere âlet edinmeme. Rûh’âniyetini öldüren maddî ve manevî süfliyetlerden uzak bulunmak. Kendisinden yazı tahsîl etmek isteyenlere şefkatli, edepli, sabırlı ve cömert olmak, hakem mevkiinde bulunduğu zaman Hakkı söylemekten çekinmemek kendisine tevdî’ edilen bir sırrı fâş etmemek, ne medihlerden gurûra, ne de tenkidlerden inkisâra kapılmayıp hak ise kabûl, değilse affetmek, sözüne sâdık, ahdine vefâkar olmak bu sanâtta feyz almanın gizli sebeplerindendir.

Nitekim, bu san’atın üstadları verdikleri derslerden dolayı talebelerinden ücret almamayı, hep parasız öğretmeyi bir ibâdet olarak nazara almışlar ve san’at ahlâkının gerekçelerinden saymışlardır. Fakîr olanlar bile buna riâyeten ayrılmamışlar, sonraları resmî mekteplerde maaşlı yazı hocalığı yapanlar bile resmî vazifeleri dışında kendilerine arz-ı hâl edenlerden ücret mukabili bir şey almayı zillet addetmişler, hattâ hediye bile almaktan çekinen zengin kalpli, deryâ-dîl üstadlar çok görülmüştür. Talebelerine meccânen kâğıt, kalem, mürekkep ve güzel yazılar vermek sûretiyle şefkat ve yardımlarını gösteren üstadlar da vardır. Güzel yazıdaki cemiyet âhenginin verdiği içtimâî derslerden birisi de, hattatlara; almaya değil, vermeye merak etmek büyüklüğünü telkîn etmiş bulunmasıdır diyebiliriz.

Tuhfe-i hattatîn’de şunlar kaydolunmuştur: “Bir hat üstâdı kötü huylu olup da, yazı öğretmekte zayıf talebelere eziyet ediyorsa, yoksulluğa düşer… Kaldı ki, “Bildiğini saklayan muallimin ağzına, ateşten gem vurulur” meâlinde bir Hadîs, Şifâ-ı Şerîf’te yazılıdır. Şu hâlde, muallim tövbe ile Allâh’a sığınıp, hâlis niyetle cehâleti yok etmeye çalışmalıdır”.

Yine o eserde şöyle denilmiştir: “Kalem ehli, Hakk’ın emîn ve vekîl kullarıdır. Hat ve kitâbet ile uğraşanlarda âlimler sırasında sayılır. Hat San’atının ilim olduğu, “Kalemle öğretti” Hak sözünden anlaşılır”

Gerçekten, “Allah güzeldir, güzeli sever.” Hadîs-i Şerîfine imtisâli ehemmiyetini ve kıymetini takdîr eden bir hattât, yaşamının fazîleti yaşatmak olduğunu yazılarında fiilen tadar ve yaşatmaya çalışır. Allâh’ın âyetinde kalemler, yazılar ve yazanlar hakkındaki kasemini mânâ ve şümûlunu, bütün güzelliğiyle güzel yazılarında yaşatmaya koyulur. Bu sûretle hattatlar, “Nun”un, o kasem edilen şeylerle şerh ve tefsîrini yapmaya çalışmışlar, müfessirlerin el sürmedikleri bir sâhada kalemlerini öyle kullanmışlardır ki, ne bir puta tapmışlar, ne de o güzel yazılarını put diye tanıtmayı düşünmüşlerdir. Kendilerini Allâh’a ermişler, amellerine hakîkî müşterisi olarak ancak O’nu seçmişler, ne yapmış ve yazmışlarsa O’nun adını yüceltmek, rızâsını kazanmak için yapmışlar ve yazmışlardır. Nihâyet, kendilerini ve amellerini, kefenlerini ve mezarlarını, taşlarını ve Fâtihalarını kendi elleriyle güzel yazılarına nakş ve defnetmişler; gelecek nesillere de birer emânet olarak bırakmak sûretiyle, onları insanlık imtihâniyle de başbaşa bırakıp, ebediyyet semâlarının ufukları arkasına uçup uçup gitmişler ve şu fânî kubbede de birer hoş sadâ olmuşlardır. Allah cümlesine gani gani rahmet eylesin.

Gönderen 13 Şubat 2008

Kategori : Hat Sanatı Henüz yorum yok

Geri izleme | Yorumlar için RSS

Yorumlarınız

You must be logged in to post a comment.