Kalem Güzeli

Türk-İslam Sanatları

'Çeşitli Konular' kategorisi için arşiv


Medreseler

Ders okutulan yer; İslâm dünyasında yaygın öğretim kuruluşu.

Arapça “de.ra.se” fiilinden gelen “medrese” ve “müderris” kelimeleri birbirleri ile yakından ilgilidir. Öğrenciler için ders okumaya mahsus yer demek olan medreselerde, ders veren hocalara da müderris adı verilmektedir.

İslâm, eğitim ve öğretim faaliyetleri üzerinde önemle durur. Bu dinin kitabı olan Kur’an, ilk ayeti ile okumayı emreder. Bu Kitabın gönderildiği Peygamber de ümmetine bu yolda gerekli talimatı vermiştir. Kur’ân bu sünnetin bu konudaki emirlerini göz önünde bulunduran müslümanlar, daha İslâm’ın ilk yıllarından itibaren öğrenmek için bütün imkânlarını seferber ettiler. Başlangıçta bu imkânlar, daha ziyade dinî alanda kullanılıyordu.

Yazının Devamı »

Hisbe Teşkilatı

İslâm devletinde iyiliği emr, kötülüğü nehyetmek için, kurulmuş bir teşkilat.

İslâm dünyasında, Hz. Peygamber devrinden itibâren varlığı bilinen hisbe (Ebû Ubeyd Kasım b. Sellâm, Kitabu’l-Emval, Mısır 1968, s. 711; İbn Sa’d, et-Tabakâtu’l-Kübrâ, Kahire 1358, III,192.), kelime olarak birçok mânaya gelmektedir. Özellikle değişik bâb ve harf-i cerlerle kullanıldığı zaman bu manâları daha da çoğalmaktadır. (Bu konuda daha geniş bilgi için bk. Yusuf Ziya Kavakçı, Hisbe Teşkilatı, Ankara 1975, s. 11-13). Bu açıdan bakıldığı zaman kelime “saymak”, “zannetmek”, “haseb sahibi olmak”, “kifâyet”, “değer”, “ecir”, “sevab”, hüsn-i tedbir” gibi mânalar almaktadır. Ayrıca, “bir fiilin ecrini sadece Allah’tan taleb etmek” mânasına da gelmektedir. İslâm dünyasının önemli bir müessesesi olan hisbe bir terim olarak ilk defa terkedildiği zaman marûfu (iyiliği) emr; işleyen görüldüğü zaman münkeri (kötülüğü) yasaklama” (Mâverdî, el-Ahkâmu’s-Sultaniyye, Beyrut 1978, s. 240) şeklinde tarif edilmiştir. Bu tariften başka benzer daha birçok tarif olmakla birlikte hepsinde müşterek olan temel, “iyiliği emr, kötülüğü nehy” prensibidir.

Yazının Devamı »

Beykoz Camları

19. yüzyılda İstanbul’da Beykoz civarında değişik özellikler gösteren cam eşya yapan atölyeler olduğu bilinmektedir. Bunlardan ilki III.Selim (1789-1807) zamanında opal cam tekniğini Venedik’te öğrenip, İstanbul’a dönen Mevlevi dervişi Mehmed Dede tarafından kurulmuştur. Beykoz ve İncirköy’de üretilen bu cam eşyaya yapıldığı yer dikkate alınarak Beykoz işi denilmektedir. Beykoz işi eserler arasında renkli , renksiz ve opal camdan yapılmış tabaklı kase, şişe, ibrik, gülabdan, vazo, daldırma, şekerlik, kuş, karlık bulunmaktadır. Renksiz camdan yapılmış olanları yaldızdan küçük gül ve maydanoz motifi bezemeli, renkli ve opal camdan yapılmış olanları ise yaldız ve mine bezemelidir. Çeşm-i bülbül olarak adlandırılan, cam çubuklarının saydam cama gömülmesiyle yapılmış örnekler arasında sürahi, şekerlik, kase ve tabak gibi formlar bulunmaktadır.

Yazının Devamı »

Page 16 of 24
1 14 15 16 17 18 24

« Önceki Sayfa - Sonraki Sayfa »