'Edebiyat' kategorisi için arşiv
Türk-İslam Sanatları
Ders kitaplarının arasına mahrem sevgililerinin resimleri gibi saklayarak evin soba yanan tek odasındaki kış gecelerinin Teksas ve Tommiks’lerini geride bıraktığım ilk mektep yıllarından sonra -ki kendilerini takip eden soluk benizliler yanlış istikamete gitsin diye Apaçilerin atlarının ayaklarına nalları ters çaktıklarını bu vesile ile bilirim- okuduğumu hatırladığım ilk kitap, Peyami Safa’nın 9. Hariciye Koğuşu olmuştu.
Kitabı elime aldığımda önce Kızılderili reisi Oturan Boğa’ya ihanet ettiğim için utandığımı ve bir asker hikâyesi okuyacağımı vehmederken safran boyalı koridorlardan eter kokusu duyarak sükût-ı hayâle uğradığımı hâlâ unutmam. Galiba kitabın adındaki ‘Koğuş’ kelimesinin en masum askerî anlamıyla böyle düşünmüş ve Uşak sokaklarında asker koğuşu hayal eder olmuştum. 9. Hariciye Koğuşu’nu lise yıllarımda yeniden okuduğumda, ben de roman kahramanı gibi hasta yatağındaydım ve ıstıraplarımın ince sızılarında bir haram lezzeti duymuştum.
İslâmın, camdan geçen bir günışığı gibi, bütün yanlışlık, kötülük ve çirkinlikleri yıkarak, mutlakın otağı insan yüreğine, abstrenin ve reelin kaynaştığı Peygamber elinden fışkırmış mucizelerle yerleşmeğe başladığı, Arabistandan doğarak batıya, kuzeye, doğuya, güneye doğru meşaleler sitesini kura kura yol aldığı ilk günler, Arap şiirinin, edebiyat tarihi bakımından dorukta olduğu halde, Kur’an karşısında çırpınmaya başladığı o zarif vakitlerde, yarısı siyah, yarısı ak bir zamanın ortasında yaşayan bir şairdi Kâab bin Züheyr.
Hassân ibn Sâbit ve Ka’b ibn Züheyr’den itibaren İslâm dünyasında yetişen sairler, dehâ ve sanatlarının en olgun ürünlerini Hz. Peygamber için yazmış oldukları naat ve kasîdelerde ortaya koymuşlardır. Fakat bunlardan bazısının eseri sanat değerinden çok, kazandığı şöhret bakımından diğerlerinden daha şanslı sayılmaktadır. iste bu kervanın önde gelenlerinden biri XIII. yüzyılda Mısır’da yasamış olan imam Bûsîrî’dir. 1 şevval 608/7 Mart 1212’de Yukarı Mısır’daki Behnesâ şehrine bağlı Behsim’de dogan Muhammed el-Bûsîrî, Berberî asilli olup Fas’taki Hammâd Kalesi’nde Habnûnogullari diye tanınan bir aileden gelmektedir.