'Osmanlı Medeniyeti' kategorisi için arşiv
Türk-İslam Sanatları
Parantez içindeki R harfleri çeşmenin aktığını, Z harfleri çeşmenin akmadığını göstermektedir. Verilen ilk sayı çeşmenin yapılış tarihini Hicri olarak, parantez içinde verilen ikinci sayı da Miladi olarak göstermektedir.
Ahırkapı sahilinde Sinanpaşa köşkü harabesi altındaki çeşme…..(Z) 998 (1589)
Ahırkapı Odun iskelesindeki çeşme …..(Z) 1340 (1921)
Ahırkapı feneri ile Sinanpaşa köşkü harebesi arkasındaki çeşme..(Z) 1006 (1597)
Ahırkapı, İshakpaşa camii yakınındaki yeni Saraçane sokağı çeşmesi.(R) 1273 (1856)
Ahırkapı, Otluk kapısı yakınındaki çeşme . . . (R) 1226 (1811)
Akbıyık camii avlusundaki çeşme …..(Z) 1208 (1793)
İstanbul fethedilmeden önce de surların haricinde Türkler tarafından bazı çeşmelerin yapıldığı vu bunlardan bir kısmının bu qüne kadar kaldığı bilinmektedir. Anadolu ve Rumeli Hisarlarının (Anadolu Hisarı, Rumeli Hisarı) civarında bulunan ve surların üzerlerindeki çeşmeler bunların delilidir. Osmanlı devrinde İstanbul denince, Haliç’in güneyinde surlar içerisindeki kısım anlaşılmaktadır. İstanbul’un Roma İmparatorluğu zamanında çok muntazam bir su şebekesi ne sahip olduğu bilinmektedir. Çeşitli akınlar ve kuşatmalar sonunda şehir dışındaki isale kanalları tahrip edilmiş, bir kısmı da zelzelelerle yıkılmış. Bizans’ın çökmeye başlaması ile iç şebeke de bakımsızlıktan kullanılamaz hale gelmiştir. Eski isalenin Vize – Pınarhisar tarafından bugün kemer kalıntıları bulunan mıntıkadan geldiği söylenmektedir.
XV. Yüzyıl (Erken Dönem). XV. yüzyıl. Anadolu Selçuklu cildinden Osmanlı cildine geçiş devridir. Osmanlı ciltlerinin ilk örnekleri Fatih Sultan Mehmed zamanından kalmadır ve bunlarda Anadolu Selçuklu tesiri açıkça görülür. Ancak Fatihin özel kütüphanesi için yazılan kitaplar hattıyla, tezhibiyle, cildiyle, hatta kağıdıyla Türk kitap sanatında o devre damgasını vuran başlı başına bir üslüp oluşturarak yeni bir sanat çığırı açmışlardır. Fatih döneminin ciltleri Timurlular, Karakoyunlular, Akkoyunlular ve Memlukler’in son devirlerinde yapılanlarla benzerlik gösterirse de üslupları farklıdır. Fatih devri Türk cildi için bir yükselme çağıdır ve ilk ciltçilik teşkilatı da bu yükselmeye paralel olarak II. Bayezid zamanında kurulmuştur. Bu döneme ait ilk örneklerden birinin kapağında yer alan kabartma motiflerin altınlanıp teberle taranması suretiyle yapılmış süsler, o asırda eşine başka bir millette rastlanmayan sanat eseri niteliğinde ciltlerin meydana getirildiğini göstermektedir.