'Hat Sanatı' ile ilgili yazılar
Türk-İslam Sanatları
Hat meraklıları için kılavuz kitap
Son yıllarda geleneksel sanatlara büyük bir yöneliş başladı. Birbiri ardınca hat, ebru, tezhip, minyatür, musikî kursları açılıyor. Açılan kurslar her yaştan meraklıları ile doluyor. Ancak bu alanlarda öğrencilere yardımcı olacak eserlerin sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Hattat Selim Türkoğlu’nun kaleme aldığı ‘Rûhî Hendese’ bu alandaki boşluğu doldurmayı hedefliyor.
Bir üstâddan ders görmek, yazının usûl ve kaidelerini nazarî ve amelî olarak tahsîl edip, yazdıklarına imzâsını koymaya selâhiyet kazanmak ve bunu resmen tevsîk etmek eskiden âdet idi. İmzâya izin vermeye İcâzet verme, bu salâhiyeti almaya da İcâzet alma tâbir olunurdu ki, bir nevi’ diploma verme ve almak formalitesi demektir.
Bu usûl gereğince, talebe olgunlaşıp imzâ atabilecek bir seviyeye eriştikten sonra hangi yazıları tahsîl etmiş ise ekseriya bir kıt’a bâzen de bir murakka’ (=yazı albümü) veya hilye, yâhut bu gibi bir levha yazar, bir (tez) hazırlar, hocasına verir. Hocası veya hocaları bunu tetkîk ederek talebenin ehliyet derecesini takdîr ve tâyin ettikten sonra, (Resim: 122 ve 123)’de göründüğü üzere, levhanın altına yazarak,
Hattatlık şartlarına riâyet edenlerin hattat olması lâzım gelirse de, bâzı vasıfları hâiz olması da bu san’atta aranılan husûsiyetlerdendir. Bunları şöyle hulâsa edebiliriz: Bir hocadan icâzet almış olmak, estetik değeri bulunan muayyen bir veya birkaç yazı ile uğraşmayı âdet edinmiş olmak, kalemini kötü şeylere âlet edinmeme. Rûh’âniyetini öldüren maddî ve manevî süfliyetlerden uzak bulunmak. Kendisinden yazı tahsîl etmek isteyenlere şefkatli, edepli, sabırlı ve cömert olmak, hakem mevkiinde bulunduğu zaman Hakkı söylemekten çekinmemek kendisine tevdî’ edilen bir sırrı fâş etmemek, ne medihlerden gurûra, ne de tenkidlerden inkisâra kapılmayıp hak ise kabûl, değilse affetmek, sözüne sâdık, ahdine vefâkar olmak bu sanâtta feyz almanın gizli sebeplerindendir.