'sami efendi' ile ilgili yazılar
Türk-İslam Sanatları
İstanbul’da doğan Hattat Sami Efendi, yorgancılar kethüdası Hacı Mahmud Efendi’nin oğludur. Bundan dolayı ilk yazılarında “Yoganizade” imzasını kullanmıştır. Sıbyan Mektebi’nde okurken Boşnak Osman Efendi’den aklam-ı siteyi meşk etti. Kabiliyeti ve eski üstadların eserlerini tetkiki sayesinde günden güne yazısını geliştirdi. Mümtaz Efendi (ö.1288/1871)’den Bab-ı Ali Rik’ası öğrendi. Bilhassa celi sülüs ve celi ta’likte rakipsiz bir sanatkardır. Hattat Sami Efendi. XX. yüzyılda yetişen hattatların celi sülüs, celi ta’lik, celi divani ve divani hocası olan Hattat Sami Efendi, divani yazılarını ve tuğra çekmeyi küçüklüğünde memur olarak girdiği Divan-ı Hümayun’da Nasıh Efendi’den öğrendi. Mustafa Rakım’ın öğrencilerinden Recai Efendi (ö. 1291/1874)’den celi sülüs; Kıbrısizade İsmail Hakkı Efendi (ö. 1278-1279/1862)’den nesta’lik; Ali Haydar Bey (ö. 1287/1870)’den celi Nesta’lik dersleri alarak kendini yetiştirdi.
“Akılalmaz incelikteki Osmanlı zevkinin ve estetiğinin imbiğinden geçmiş o harikulade adam nasıl unutulabilir!” Defterindeki Kırk Suretten ilki ve “kendi gök kubbemizde bir kuyruklu yıldız” dediği Necmeddin Okyay’ı anlatmaya böyle başlıyor Beşir Ayvazoğlu. Ve şöyle devam ediyor:
Mehmed Akif’in en güzel manzumelerinden birinin de kahramanı olan “mecazib-i ilahiye”den Said Paşa İmamı bir gün hiç adeti olmadığı halde komşusu Nebi Efendinin kapısını çalar ve “Bir oğlun olacak, adını Necmeddin koy!” deyip uzaklaşır. Yeni Valide Camii İmamı ve Mahkeme-i Şer’iyye Başkatibi Mehmed Abdünnebi Efendi o gece rüyasında odasının penceresine bir kuyruklu yıldızın konduğunu görecek ve bu hadiseden dört ay sonra doğan (29 Ocak 1883) oğluna Necmeddin adını koyacaktır.