'Uğur Derman' ile ilgili yazılar
Türk-İslam Sanatları
Aydın ÇAKIRTAŞ*
Mustafa Es’ad Düzgünman (d. 1920-ö.1990)
“Ebrû san’atında klâsik anlayışa sımsıkı bağlı kalan merhûm Düzgünman, sadece ebrû san’atıyla kalmayıp, “Tarz-ı Kadîm” cildin örneklerini vermiş, tesbihçiliğe ve fotoğrafçılığa merak sarmış, dönemin kıymetli mûsıkîşinaslarından da dînî mûsıkî meşk etmiştir.”
Tarihte yaptıkları pek çok san’atsal ve kültürel etkinliklerinden ötürü kimi san’atkârlar ‘hezârfen'(1) sıfatıyla taltîf edilerek halk nezdinde büyük hüsn-i kabûl görmüşlerdir. Gelenekli san’atlarımızdan ebrûnun, 20. yüzyılın son yarısına damgasını vurmuş üstâdı merhûm Mustafa Es’ad Düzgünman’ın da hezârfenlik yolunda pek çok san’atı nev’î şahsına münhasır bir çizgide cem ettiğini söyleyebiliriz.
Ebru sanatçısı Fuat Başar’a göre, içinde yaşadığımız toplumun gerginliğini atabilmesi, ruh sükûnetine erebilmesi için sanat ile meşgul olmasında büyük fayda var.
Çok değil, on-on beş yıl önce ‘ebru sanatı yapıyorum’ dediğiniz zaman karşınızdakine etraflı bir tarif yapmanız şarttı. Detaylar bir tarafa, suyun üzerine çizilen desenlerin o muhteşem eserlere nasıl dönüştüğünü anlatmak çok da kolay değildi. Artık ebru o kadar yaygınlaştı ki ince işlerine vâkıf olmasak da birçoğumuz bu sanat dalıyla ilgili kaba bilgilere sahibiz. Geçmişten günümüze miras ebru sanatı bir dönem unutulmaya yüz tutsa da şimdilerde sadece Türkiye’de değil, çeşitli ülkelerde de icra ediliyor. Şüphesiz bu sanatın üzerindeki kalın tozları silkeleyip tekrar cana gelmesinde usta isimlerin katkısı büyük.
Ebru sanatının günümüze intikalindeki önemli kişilerden biri Fuat Başar. Mustafa Düzgünman, Hattat Hamid Aytaç gibi ustaların rahle-i tedrisinden geçen Başar, genç yaşta memleketini, tıp eğitimini bırakıp ebrunun büyüsünün peşinden İstanbul’a gelmeseydi, kendini teknenin içine bırakıp bin bir desene yelken açmasaydı, muhakkak Türkiye’de ebru sanatının icrasında bir şeyler eksik kalacaktı. Onun Erzurum’dan İstanbul’a ve hat sanatından ebruya
Klasik Türk ebru geleneğinin ‘sahih’ temsilcilerinden Sadreddin Özçimi, yeni sergisiyle ebru sanatına bir basamak daha atlattı.
Osmanlı’nın usta nakkaşı Levni’nin insan portrelerinden on sekiz minyatürü ‘akkâse’ ebru tekniği ile su üstünde çalışan Özçimi, daha önce pek denenmeyen bu teknikle ebru adına yeni bir kapı araladı. Taksim Sanat Galerisi’ndeki serginin açılışına katılan klasik sanatların usta isimleri Niyazi Sayın, Uğur Derman, Alpaslan Babaoğlu ve Fuat Başar da Özçimi’nin yeni eserlerini takdirle karşıladı. Ebrunun kimliğine zarar vermeden farklı eserler hazırladığını söyleyen Özçimi, “Ortaya çıkan bu minyatür serisi umut ediyorum ki hem Türk medeniyeti hem de sanat tarihi adına faydalı olacak. Çok olumlu tepkiler aldım. Bu destek haklı olarak kolay kolay beğenmeyen hocalarımızdan gelince daha çok mutlu oldum. Bunun yanında şimdilerde üç aylık bir mesai sonunda ebrucu olduklarını sananlar var. Ben 15 yıldır çalışıyorum, ama hâlâ kendimi ebrucu olarak görmüyorum.” diyor.